İRTİBAT BÜROLARININ KURULUŞU, VERGİ VE SOSYAL GÜVENLİK MEVZUATI KARŞISINDAKİ DURUMU

0
2879

1.GİRİŞ

1980’lerden itibaren iletişim ve teknolojide meydana gelen değişme ve gelişmelerle birlikte dünyayı küçük ve küresel bir köy haline getiren küreselleşme, ülkeler arasındaki karşılıklı bağımlılığı ve rekabeti önemli hale getirmiş olup bu rekabetin en yoğun olarak hissedildiği alanlardan birisi de ekonomi ve ticaret alanında yaşanmaktadır. Tasarruf yetersizliğinin sonucu olarak ülkemiz de diğer gelişmekte olan ülkeler gibi yabancı ülkelerin tasarruf fazlalarından faydalanmak sureti ile ilgili alanlarda yasal düzenlemeler yapmaktadır. Bu bağlamda doğrudan yabancı yatırımların özendirilmesi, yabancı yatırımcıların haklarının korunması ile yatırım ve yatırımcı tanımlarında uluslararası standartlara uyulması, doğrudan yabancı yatırımların gerçekleştirilmesinde yapılacak bilgilendirme ve tespit edilen politikalar önem arz etmektedir.

Şirketler, ticari bir faaliyet göstermeden sadece tanıtım ve pazar araştırması yapmak için bir başka ülkenin sınırları içerisinde irtibat bürosu açabilirler. Bu amaçlarla ülkemize gelen yabancı şirketlerin İrtibat Büroları faaliyetleri, özellikle yabancı yatırımların artmasını olumlu yönde etkileyen ve 5.6.2003 tarihli ve 4875 sayılı Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu Kapsamına Giren İrtibat Büroları Uygulama Yönetmeliği çerçevesinde belirlenmiş usul ve esaslara göre yürütülmektedir.

Yabancı şirketlerin Türkiye’de ticari faaliyette bulunmamak kaydıyla irtibat bürosu açma izni vermeye ve bu izinlerin süresini uzatmaya Ekonomi Bakanlığı yetkilidir. Yabancı şirketlerin, para ve sermaye piyasaları, sigortacılık gibi özel mevzuatı bulunan finansal alanlarda faaliyette bulunmak amacıyla irtibat bürosu açma talepleri, ilgili özel mevzuatı çerçevesinde (Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, Hazine Müsteşarlığı Sigortacılık Genel Müdürlüğü v.b.)  yetkili kılınan kurum veya kuruluşlarca değerlendirilir.

Özellikle belirtmek gerekir ki; irtibat bürosu izni ilk olarak 3 yıl için verilmektedir. Bu süre dolmadan en az 1 ay önce uzatma başvurusu yapılabilir ve süre her seferinde 3 yıl uzatılır. İrtibat bürosunun ticari faaliyette bulunduğu tespit edilirse uzatma başvurusu reddedilmektedir.

Bir İrtibat Bürosunun açılması izni için başvurulacak makam “EKONOMİ BAKANLIĞI Teşvik Uygulama ve Yabancı Sermaye Genel Müdürlüğü”dür. Başvuru işlemleri ile gerekli belge ve doldurulacak formlar tamamlandığında, irtibat bürosu açılması izni 5 gün içinde verilmektedir.

Yapılan yasal düzenlemelerden birisi de 17 Haziran 2003 tarih ve 25141 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe gire 4875 sayılı Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu olup anılan Kanunun “Doğrudan Yabancı Yatırımlara İlişkin Esaslar”ın belirlendiği 3.maddesinin “h” bendinde Hazine Müsteşarlığının yabancı ülke kanunlarına göre kurulmuş şirketlere, Türkiye’de ticari faaliyette bulunmamak kaydıyla irtibat bürosu açma izni vermeye yetkili olduğu, 5.maddesinin “b” bendinde ise Bu Kanunun uygulanmasına ilişkin esasların Kanunun yayımını izleyen bir ay içerisinde Müsteşarlıkça hazırlanacak yönetmelikle düzenleneceği hüküm altına alınmıştır.

İngilizce’de “Liasion Office” kelimesinden dilimize çevrilen ve vergi literatürümüze kazandırılan İrtibat Büroları esas olarak 4875 sayılı Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanununda yer almaktadır ve de doğrudan bir tanımı yapılmamıştır. Anılan Kanunun 3. maddesinin “h” bendinde sadece kısıtlayıcı bir şart konulmuş olup irtibat bürolarının ticari faaliyette bulunmamaları şartıyla Müsteşarlık tarafından verilecek izne istinaden kurulabilecekleri belirtilmiştir. Bahsi geçen kanun metninden şöyle bir tanımlama yapılabilir: İrtibat büroları, “Ticari faaliyette bulunmayan ancak gerek ülkemizdeki iş olanaklarının araştırılması ve takip edilebilmesi için gerekse iş ve yatırım fırsatları için pazar araştırması yapan ve bu konularda ana firmaya bilgi veren ve bunların yanında haberleşme, iletişim ve ağırlama gibi ilave fonksiyonları bulunan yabancı ülkelerin vatandaşlığına sahip olan gerçek kişiler, yabancı ülkelerin kanunlarına göre kurulmuş tüzel kişileri ile yurt dışında ikamet eden Türk vatandaşları ve uluslararası kuruluşları tarafından açılan bürolardır.

Her ne kadar Kanun metinde “Ticari faaliyette bulunmamak şartı ile” bir ibare yer alsa da sözkonusu şart irtibat bürolarının kuruluş ve onay aşamasında ortaya çıkan bir durum olup, kuruluş ve onay işlemlerinin tamamlanmasından sonra “Ticari faaliyette bulunma” olasılığı sözkonusu irtibat bürolarının vergi otoritesi tarafından izlenmesi ve takibi konusunda bir zorunluluk arz etmektedir.

Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı 9.12.1994 tarihinde kabul edilen ve 20.12.1994 tarih ve 22147 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 4059 sayılı Kanunla Başbakanlığa bağlı Hazine Müsteşarlığı ve Dış Ticaret Müsteşarlığı isimleri ile iki ayrı kuruluş haline getirilmiştir. Sözkonusu Kanuna göre, dış ticaret politikalarının tespitine yardımcı olmak, tespit olunan bu politikalar çerçevesinde ihracat, ihracatı teşvik, ithalat, yurtdışı müteahhitlik hizmetleri ve ikili ve çok taraflı ticari ve ekonomik ilişkileri düzenlemek, uygulamak, uygulamaları izlemek ve geliştirmek görevlerini üstlenen ve İhracat, İthalat, Anlaşmalar, Avrupa Birliği, Serbest Bölgeler, Dış Ticarette Standardizasyon, Ekonomik Araştırmalar ve Değerlendirme Genel Müdürlüklerinden oluşan Dış Ticaret Müsteşarlığı2011 yılına kadar 17 yıl görevini  sürdürmüştür.

Yabancı Sermaye Genel Müdürlüğü, Hazine Müsteşarlığı’na bağlı Ana Hizmet Birimleri’nden biridir. 4059 Sayılı Kanun’a göre kurulmuştur.

Dünya ticareti ekonomik bütünleşme süreçlerinin derinleştiği, küresel ölçekte pazara giriş stratejilerinin yoğun şekilde uygulandığı ve ihracat pazarlarında rakip ülkelerin aktif stratejiler geliştirerek, ihracatta pazar paylarını artırmaya çalıştığı bir dönemden geçmektedir. Bu kapsamda, Cumhuriyet tarihinde ilk kez, ihracat dayalı büyüme modeli çerçevesinde, mal ve hizmet sektörlerinde yatırım-üretim-ihracat zincirine ilişkin politikaların bir bütün olarak ele alınmasını sağlayacak bir kurumsal yapılanmaya duyulan ihtiyaç dikkate alınarak, 8 Haziran 2011 tarihli 637 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Dış Ticaret Müsteşarlığı’nın tüm hizmet birimleri ile Hazine Müsteşarlığı’nın Teşvik Uygulama ve Yabancı Sermaye Genel Müdürlükleri birleştirilerek Ekonomi Bakanlığı kurulmuştur. Ekonomi Bakanlığının ana hizmet birimleri şunlardır:

1.İhracat Genel Müdürlüğü,

2. İthalat Genel Müdürlüğü,

3. Anlaşmalar Genel Müdürlüğü,

4.Avrupa Birliği Genel Müdürlüğü,

5.Teşvik Uygulama ve Yabancı Sermaye Genel Müdürlüğü,

6.Serbest Bölgeler, Yurtdışı Yatırım ve Hizmetler Genel Müdürlüğü,

7.Ürün Güvenliği ve Denetimi Genel Müdürlüğü,

8.Ekonomik Araştırmalar ve Değerlendirme Genel Müdürlüğü

Dolayısıyla makalemizde;

–           “HAZİNE MÜSTEŞARLIĞI”na yapılan atıfları “EKONOMİ BAKANLIĞI”

–          “HAZİNE MÜSTEŞARLIĞI Yabancı Sermaye Genel Müdürlüğü’ne” yapılan atıfları “EKONOMİ BAKANLIĞI Teşvik Uygulama ve Yabancı Sermaye Genel Müdürlüğü”

Olarak dikkat almak gerekir.

Bu yazımızda irtibat büroları ile ilgili temel düzenlemeleri ve irtibat bürolarının ve çalışanlarının temel vergi ve sosyal güvenlik mevzuatı karşısındaki durumunu ele almaya çalıştık.

2. İRTİBAT BÜROLARI HAKKINDAKİ TEMEL DÜZENLEMELER:

Yabancı ülke mevzuatına göre kurulan şirketlerin Türkiye’de açtıkları İrtibat büroları konusunda düzenleyici ve denetleyici otorite genel olarak EKONOMİ BAKANLIĞI olup mezkûr Müsteşarlığın teşkilat yapısı içerisindeki Teşvik Uygulama ve Yabancı Sermaye Genel Müdürlüğü ise fiilen bu konudaki düzenlemeleri yapmaktadır. Tabii ki para ve sermaye piyasaları, sigortacılık gibi özel mevzuatı bulunan alanlarda faaliyette bulunmak amacıyla irtibat bürosu açma talebinde bulunan kişilerin ve uluslararası kuruluşların talepleri, ilgili özel mevzuatı çerçevesinde yetkili kılınan kurum veya kuruluşlarca değerlendirilir. Örneğin Türkiye’de irtibat bürosu açmak isteyen İsviçre merkezli bir bankanın talebi Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu tarafından ayrıca değerlendirilecektir.

2.1.4875 Sayılı Doğrudan Yabancı Yatırımcılar Kanunu Kapsamında Değerlendirme:

İrtibat büroları konusundaki ana düzenleme 4875 sayılı Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu olup bu kanunda detaylı bir düzenleme yer almamıştır. Sadece          3.maddesinin “h” bendinde Müsteşarlığın, yabancı ülke kanunlarına göre kurulmuş şirketlere, Türkiye’de ticari faaliyette bulunmamak kaydıyla irtibat bürosu açma izni vermeye yetkili olduğu, “5”inci maddesinin “b” bendinde ise Bu Kanunun uygulanmasına ilişkin esasların Kanunun yayımını izleyen bir ay içerisinde Müsteşarlıkça hazırlanacak yönetmelikle düzenleneceği hüküm altına alınmıştır. Buna göre; Türkiye’de açılacak irtibat büroları,

– Büro açmak isteyen şahısların yabancı ülke kanunlarına göre kurulmuş olmalı ve kurulan tüzel kişiliğin şirket statüsüne sahip olmalı

– Açılacak irtibat bürosu Türkiye’de ticari faaliyette bulunmamalı.

Yukarıda açıklanan “Şirket” ibaresinden; Yabancı yatırımcıların kurabilecekleri veya iştirak edebilecekleri şirketler, Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen şirketler ile Borçlar Kanunu’nda düzenlenen adi şirketlerdir. Adi ortaklık, konsorsiyum, iş ortaklığı, ortak girişim gibi isimler altında sözleşmeye dayalı olarak kurulan ve Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen şirketlerin belirgin niteliklerini taşımayan ortaklıklar, Kanunun uygulanması bakımından adi şirket sayılırlar.

Yurt Dışında İkamet Eden Türk Vatandaşları; Yurt dışında ikamet ettiğini çalışma veya ikamet izni ile belgeleyen Türk vatandaşları, Kanunun uygulanması bakımından yabancı yatırımcı sayılırlar. İrtibat büroları ile ilgili esaslar 5.madde hükmüne istinaden çıkarılan yönetmelikle belirlenmiştir.

2.2. Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu Uygulama Yönetmeliği’ne Göre İrtibat Büroları

Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu Uygulama Yönetmeliği’nin          3.Bölümünde” 6 ila 9.maddelerde irtibat bürolarının nasıl kurulacağı, EKONOMİ BAKANLIĞI Teşvik Uygulama ve Yabancı Sermaye Genel Müdürlüğü ‘ne müraacat esnasında aranılacak belgeler ve irtibat bürolarının işleyişi açıklanmıştır.

2.2.1. İrtibat Bürolarının Kuruluşu:

EKONOMİ BAKANLIĞI, yabancı ülke kanunlarına göre kurulmuş şirketlere, Türkiye’de ticari faaliyette bulunmamak kaydıyla irtibat bürosu açma izni vermeye ve bu izinlerin süresini uzatmaya yetkilidir.

Kuruluş ve süre uzatımına ilişkin müracaatlar, istenilen bilgi/belgelerin tam ve eksiksiz olması kaydıyla, başvuru tarihinden itibaren 5 iş günü içinde sonuçlandırılır.

Yabancı şirketlerin, para ve sermaye piyasaları, sigortacılık gibi özel mevzuatı bulunan alanlarda faaliyette bulunmak amacıyla irtibat bürosu açma talepleri, ilgili özel mevzuatı çerçevesinde yetkili kılınan kurum veya kuruluşlarca değerlendirilir.

2.2.2.Gerekli Belgeler:

A.Kuruluş Aşamasında Gerekli Belgeler: B.Vergi Dairesi Açılışında Gerekli Belgeler:
1. Başvuru dilekçesi, Türkçeye çevrilmiş noter onaylı ve apostil tasdikli (veya Türkçeye çevrilmiş ve Türk konsolosluğu tarafından onaylanmış) faaliyet belgesinin aslı ve noter onaylı tercümesi Ana şirkete ait tasdik edilmiş Faaliyet Belgesi aslı. Bu belge; 1.1.İlgili Türk Konsolosluğunca tasdik edilir veya 1.2.Lahey Devletler Özel Hukuku Konferansı çerçevesinde hazırlanan “Yabancı Resmi Belgelerin Tasdiki Mecburiyetinin Kaldırılması Sözleşmesi” hükümlerine göre belgeyi çıkaran tasdik edilmiş Faaliyet Belgesi aslı *   2.Ana şirketin Türkçeye çevrilmiş noter onaylı ve apostil tasdikli (veya Türkçeye çevrilmiş ve Türk konsolosluğu tarafından onaylanmış) en son tarihli faaliyet raporu veya bilanço ve gelir tablosu şirket hakkında hazırlanmış Faaliyet Raporu veya bilanço ve gelir tablosu,   3.İrtibat bürosunun faaliyetlerini yürütmekle görevli olarak atanacak kişiye verilecek yetki belgesi aslı veya noter onaylı tercümesi   4.İrtibat bürosunun kuruluş işlemlerinin başka bir kimse aracılığı ile yürütülmesi durumunda vekâletnamenin noter onaylı tercümesi   Not: EKONOMİ BAKANLIĞI Teşvik Uygulama ve Yabancı Sermaye Genel Müdürlüğü’ne yapılan başvuru belgelerinin eksiksiz olması halinde yaklaşık 10-15 gün içerisinde sonuçlanmaktadır. 1.Sermaye Genel Müdürlüğü’nden alınan izin yazısı 2.Kira kontratı 3.İrtibat bürosu müdürüne verilen vekaletname 4.İşe başlama bildirim formu 5.İrtibat bürosu müdürünün unvan altında imza beyannamesi 6.İrtibat bürosu müdürünün noter onaylı nüfus cüzdanı sureti ve ikametgâh belgesi                   Not: Belgelerin vergi dairesine sunulmasını takiben vergi dairesinden yoklama memuru irtibat bürosu adresine gelerek gerekli yoklamayı yapmaktadır.
C. EKONOMİ BAKANLIĞI Teşvik Uygulama ve Yabancı Sermaye Genel Müdürlüğü ‘ne Bildirim İçin Gerekli Belgeler:
1.Vergi dairesine kayıt yazısı 2.Kira kontratı 3.İrtibat bürosu kuruluş izni 4.İrtibat bürolarının faaliyetlerine ilişkin bildirim formu 4.1.SSK açılış işlemlerinin yapılması 4.2.İş-Kur açılış işlemlerinin yapılması (İnternet üzerinden yapılmaktadır) 4.3.Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Bölge Müdürlüğü işlemleri 4.4.Belediye’den izin alınması

Not: Lahey Devletler Özel Hukuku Konferansı çerçevesinde hazırlanan ve Türkiye’nin 08.05.1962 tarihinde imzaladığı “Yabancı Resmi Belgelerin Tasdiki Mecburiyetinin Kaldırılması Sözleşmesi”nin onaylanması, 20.06.1984 tarih ve 3028 sayılı Kanunla uygun bulunmuş ve 16.09.1984 tarih ve 18517 sayılı Resmî Gazetede yayımlanmıştır. Sözleşme, Türkiye bakımından 29.09.1985 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu Sözleşme Yabancı resmi belgelerin diplomasi veya konsolosluk temsilciliklerince tasdiki mecburiyetinin kaldırılması amacı imzalanmış olup İşbu Sözleşme, Âkit Devletlerden birinin ülkesinde düzenlenmiş olup da diğer bir Âkit Devlet ülkesinde kullanılacak olan resmi belgelere uygulanır. Bu Sözleşme’nin amaçları bakımından, resmi belge; Savcı, zabıt kâtibi veya adliye memuru tarafından verilmiş belgeler de dahil olmak üzere, Devletin bir yargı organına veya mahkemesine bağlı bir makam veya görevli memur tarafından düzenlenmiş olan belgeler, İdari belgeler, Noter senetleri, Kişilerce özel sıfatla imzalanmış belgeler üzerine konulmuş olup belgenin kaydının veya belirli bir tarihte mevcut olduğunun ve imzaların doğruluğunun resmi makam ve noterlerce tasdiki gibi resmi beyanlar olup bununla birlikte, bu Sözleşme; Diplomasi veya konsolosluk memurları tarafından düzenlenmiş belgeler ile Ticaret veya gümrük işlemleriyle doğrudan doğruya ilgili olan idari belgelere uygulanmaz.

2.2.3.Genel Müdürlüğe Gönderilecek Bilgi ve Belgeler

EKONOMİ BAKANLIĞI Teşvik Uygulama ve Yabancı Sermaye Genel Müdürlüğü’ne yapılan başvurudan sonra kuruluş izninin irtibat büroları, merkez adresleri kapsamında ilgili vergi dairesine başvurarak vergi dairesinden Vergi Daireleri İşlem Yönergesinin 5, 7 ve 8.maddeleri kapsamında İşe Başlama/Bırakma Bildirimini doldurmak sureti ile Vergi Kimlik Numarasını alan irtibat büroları, vergi dairesi tarafından kendilerine verilen Belgelerin birer örneğini en geç 1 ay içinde Genel Müdürlüğe gönderirler. Yine, adres değişikliği durumunda da yeni adreslerini en geç 1 ay içinde Genel Müdürlüğe bildirirler.

Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu  ve bu Kanun kapsamında çıkarılan Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu Uygulama Yönetmeliği hükümlerine istinaden, yabancı sermayeli şirket, şube ve irtibat bürolarının, 2016 yılı faaliyetleri ile ilgili bilgilerini söz konusu yönetmelik ekindeki formları doldurarak, gerekli belgelerle 31 Mayıs 2017 tarihine kadar Teşvik Uygulama ve Yabancı Sermaye Genel Müdürlüğü’ ne göndermeleri gerekmektedir.

Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu Uygulama Yönetmeliği kapsamında ilgililerin yükümlülükleri aşağıdaki gibidir.

1. Şirket ve Şubelerden İstenecek Bilgiler(Madde 5):

1.1. Kanun kapsamındaki Yabancı Sermayeli Şirketlerin yönetmelik ekinde yer alan “Doğrudan Yabancı Yatırımlar için Faaliyet Bilgi Formu” nu yıllık bazda doldurarak bilanço ve gelir tablosu ile birlikte en geç Mayıs ayı sonuna kadar,

1.2. Yabancı ortakların sermaye hesabına yaptıkları ödemeleri gösteren “Doğrudan Yabancı Yatırımlar için Sermaye Bilgi Formu” nu ödemeyi izleyen en geç 1 ay içinde,

1.3. Hisse değişikliklerini ise, “Doğrudan Yabancı Yatırımlar için Hisse Devri Bilgi Formu” nun hisse değişikliğini müteakip en geç 1 ay içinde,

Yabancı Sermaye Genel Müdürlüğüne bildirmeleri gerekmektedir.

2. İrtibat Bürolarının Yükümlülükleri(Madde 8):

2.1.Kuruluş izni ve değişikliklerini en geç 1 ay içinde

2.2.Geçmiş yıl faaliyetlerini ise, yönetmelik ekinde yer alan “İrtibat Bürolarının Faaliyetlerine İlişkin Bilgi Formu” nu her yıl en geç Mayıs ayı sonuna kadar,

Teşvik Uygulama ve Yabancı Sermaye Genel Müdürlüğü’ne bildirmeleri gerekmektedir.

3. Kanun Kapsamında Olmayan Yerli Sermayeli Şirketlerin Bildirim Yükümlülüklerinin Doğması Durumunda:

Şirkete yabancı bir yatırımcının iştirak etmesi veya, şirketin yaptığı sermaye artışına şirket dışındaki bir yabancı yatırımcının iştirak etmesi suretiyle hisse devrinin gerçekleşmesi ve şirketin Kanun kapsamına girmesi halinde; “Doğrudan Yabancı Yatırımlar İçin Hisse Devri Bilgi Formu” doldurulup, işlemin gerçekleştiği tarihi takiben en geç 1 ay içinde Teşvik Uygulama ve Yabancı Sermaye Genel Müdürlüğü’ne bildirim yapılır.

2.3.ŞİRKET ORTAKLARININ ÇALIŞMASINDA YASAL ŞARTLAR:

2.3.1.İkamet İzni Alma Zorunluluğu:

Şirket Müdürü seçilen yabancı ortak veya yabancı uyruklu yabancılar İkamet izni almakla yükümlüdürler. Şirket müdürlerinin bu ikamet izinleri, çalışma izni alınmasında kullanılacaktır.

2.3.2.Çalışma İzni Alma Zorunluluğu:

Şirket müdürleri veya hisse miktarı ne olursa olsun şirket müdürü olmayan yabancılar şirketinde çalışmaları için Çalışma izni almakla yükümlüdürler.

2.3.3. Beş(5) Türk Vatandaşı Çalıştırma Zorunluluğu:

Her şirket müdürü, her şirket ortağı ve çalışan her bir yabancı için 5 Türk vatandaşı çalıştırılması yasal zorunluluktur. Örnek: Şirket müdürü 1(bir), şirket müdürü olmayan şirket ortağı 5(Beş), şirketle ortaklık ilişkisi olmayan 8(Sekiz) yabancı ile birlikte 14(Ondört) adet yabancı çalışan karşılığında, 70 Türk vatandaşının şirkette sigortalı olarak çalışıyor olması yasal zorunluluktur.

2.3.4.Beş(5) Türk Vatandaşı için Muafiyet:

Kurulan şirket Devletin açtığı bir ihaleyi kazanması halinde, sadece ihale konusu işle ilgili çalıştırılacak yabancı personeller için 5 Türk vatandaşı çalıştırma yükümlülüğü uygulanmaz.

2.3.5.Ortak Sayısı:

Anonim Şirket ve Limited şirketler Türk veya yabancı uyruklu tek veya daha fazla ortaklı kurulabilir. Türk vatandaşı ortak alınması zorunlu değildir.

2.3.6.Şirket Unvanı ve Faaliyeti:

Şirket unvanı içinde Anonim Şirket ibaresi ve Şirketin ana faaliyet konusunun bulunması zorunludur. Ana faaliyet konusu dışında yapılacak faaliyetler şirket ana sözleşmesine eklenir.

2.3.7. Marka Tescili:

Kurulacak şirket unvanı tescil edilmiş bir markaya ait olabilir. Tescilli benzeri varsa şirket unvanı değiştirilir.

2.3.8.MuhasebesininTutulması, Vergi ve Sigorta Bildirimlerinin Yapılması:

Kurulacak şirketin Muhasebe kayıtlarının tutulması, resmi kurumlara aylık beyannamelerin verilmesi, çalışanların hizmet bordrolarının yapılarak her ay kuruma verilmesi, sigorta primlerinin ödemesi vb. faaliyetler yasal olarak yapılaması gereken işlemlerdir.
Bunun için bir muhasebeci veya mali müşavir ile anlaşma yapılmalı veya deneyimli bir personel çalıştırılmalıdır.

3.İRTİBAT BÜROLARININ VERGİ KANUNLARI KARŞISINDAKİ DURUMU:

İrtibat bürolarının ülke sınırları içerisinde ticari bir faaliyeti bulunmadığından, Vergi Usul Kanunu, Gelir Vergisi, Kurumlar Vergisi ve Damga Vergisiaçısından dikkatle ele alınmalıdır. Gelir  Vergisi Kanunu’nun 23.maddesinin 14.bendi gereği, kanuni ve iş merkezi Türkiye’de bulunmayan dar mükellefiyete tabi işverenlerin yanında çalışan hizmet erbabına, işverenin Türkiye dışında elde ettiği kazançları üzerinden döviz olarak ödeyeceği ücretler Gelir Vergisinden istisna edilmiştir. Detaylı açıklamalar aşağıdaki gibidir.

3.1.Vergi Usul Kanunu Kapsamında Değerlendirme:

İrtibat büroları ticari faaliyette bulunmadıkları müddetçe Kurumlar Vergisi ve Katma Değer Vergisi Yönünden mükellefiyet tesis ettirmeyeceklerdir. Ancak, iş ve işlemlerine göre Gelir Vergisi Kanunu ve Kurumlar Vergisi Kanunu uygulaması bakımından tevkifat yapmak durumunda kalabilecekleri gibi, Damga Vergisi Kanunu yönünden de Damga Vergisi ödemek durumunda kalabileceklerdir.

İrtibat bürolarının ticari faaliyette bulunması yasakolup böyle bir durumun varlığının tespiti verilen iznin kaldırılması için sebep teşkil etmek olup Vergi Usul Kanunu’nun 9.maddesinde ifade edilen “Vergiyi doğuran olayın kanunlarla yasak edilmiş bulunması mükellefiyeti ve vergi sorumluluğunu kaldırmaz.” Kuralı gereğince ilgili vergiler yönünden gerekli tarhiyatlar yapılacak ve yine Vergi Usul Kanunu hükümler çerçevesinde Vergi Ziyaı Cezası ve Gecikme Faizi aranacaktır.

Ayrıca Maliye idaresi tarafından verilen çeşitli görüşlerde de, ticari faaliyette bulunmamasına rağmen irtibat bürolarının faaliyetlerinin anlaşma kapsamında işyeri oluşturup oluşturmadığının tespiti ve izlenebilmesi için teşebbüslerin dar mükellef olarak mükellefiyetlerinin tescil edilmesi ve Vergi Usul Kanunu’nda öngörülen defter tutma, belge düzenleme ve bunların saklanması ve ibrazı gibi ödevleri yerine getirmeleri gerektiği açıklanmıştır. İdarenin irtibat bürolarını dar mükellef kurum olarak mükellefiyete tabi tutmak istemesinin nedeni muktezalardaki “…anlaşma kapsamında işyeri oluşturup oluşturmadığının tespiti ve izlenmesi…” şeklindeki açıklamaları ile izah edilmiştir. Kısaca idare irtibat bürolarını izlemek, kontrol altına almak, kontrol etmek gibi nedenlerle dar mükellef statüsünde mükellefiyete tabi tutmaktadır. İdare irtibat bürolarını ilişkin görüşlerini, her an ticari faaliyette bulunabilecekleri yaklaşımı üzerine kurmuştur. İrtibat bürolarını izlemek (mükellefiyet tesis ettirerek), kontrol etmek (beyanname verdirerek) bu yaklaşımın bir sonucudur.

213 Sayılı Vergi Usul Kanununun 227.maddesinde aksine hüküm olmadıkça bu kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburi olduğu defter tutmak mecburiyetinde olmayan mükellefler vergi matrahlarının tespiti ile ilgili giderlerini tevsike mecbur olduğu hüküm altına alınmıştır. Ayrıca mükelleflerin Vergi Usul Kanununa göre tutacakları defterleri vergi uygulaması bakımından bazı amaçları sağlamaya hizmet etmelidir. Bu amaçlar:

1.Mükellefin vergi ile ilgili servet, sermaye ve hesap durumunu tespit etmek;

2.Vergi ile ilgili faaliyet ve hesap neticelerini tespit etmek;

3.Vergi ile ilgili muameleleri belli etmek;  

4.Mükellefin vergi karşısındaki durumunu hesap üzerinden kontrol etmek ve incelemek;

5.Mükellefin hesap ve kayıtlarının yardımıyla üçüncü şahısların vergi karşısındaki durumlarını kontrol etmek ve incelemek

Şeklinde sayılabilir.

Bu durumda irtibat büroları her ne kadar Kurumlar Vergisi Kanunu veya Katma Değer Vergisi Kanunu açısından vergi mükellefiyeti tesis ettirmek zorunda olmasa da Vergi Usul Kanunu’nun 11.maddesi hükmü başta olmak üzere özellikle vergi sorumlusu olmaları hasebiyle bazı ödemelerden yapmış olduğu kesintileri vergi idaresine yatırması gerekecek dolayısı ile gerek irtibat bürolarının kendi iç işlemlerinin takibi ve ana merkez ile arasındaki hesap verilebilirlik ilişkisi açısından gerekse başta kamu düzenleyici ve denetleme kuruluşları ( Maliye Bakanlığı, Sosyal Güvenlik Kurumu, Mali Suçları Araştırma Kurumu v.b.) olmak üzere üçüncü kişiler tarafından yapılacak denetime ve istenecek bilgilere esas olmak üzere iş ve işlemlerin tevsiki ve ispatı açısından defter ve belge düzeni önem arz etmektedir. ÖRNEĞİN; İrtibat bürosuna ana merkezden gönderilen paraların ne kadarının nereye harcandığının tevsiki aşamasında Vergi Usul Kanununda belirtilen tevsik edici belgelerle izah edilebilmeli ve yine anılan kanun gereğince tutulması gereken defterlere de kaydedilmelidir. Yine ücret ödemelerinden yapılan kesintiler dolayısı ile Stopaj Gelir Vergisi mükellefiyetinin de tesis edilmesi gerekir. Gelir Vergisi Kanununun 97.madde hükmüne göre; İşverenler, hizmet erbabına ödedikleri ücretlerden Gelir Vergisi Kanununun 94.maddesi gereğince yaptıkları vergi tevkifatını Vergi Usul Kanunu’nda yazılı ücret bordrosunda veya bordro yerine geçen diğer kayıtlarda göstermeye mecburdurlar. 94.maddede yazılı ödemelerden yapılan vergi tevkifatı, vergi kesenin kayıt ve hesaplarında ayrıca gösterilir.

Sonuç olarak, kurulacak irtibat bürosu bilanço esasına tabi olarak Yevmiye Defteri, Defter-İ Kebir ve Envanter Defteri tutmak, bunları Vergi Usul Kanunuhükümleri çerçevesinde tasdik ettirmek ve saklamakla yükümlüdür. Ayrıca, Gelir Vergisi Kanununun 94.maddesi kapsamında yapabileceği  bazı ödemeler için Muhtasar Beyanname vermesi ve ayrıca çalıştırılacak personele yapılacak ödemelerden Damga Vergisi kesintisi yapılacağı için vergi dairesinde mükellefiyet tesis ettirmesi de gereklidir.

Ancak, dar mükellef statüsünde de mükellefiyet tesis ettirerek, ticari faaliyeti olmadığı halde kurumlar vergisi beyannamesi vermek zorunluluğunda olup olmadığı tartışmalı bir konudur. Olsa bile bu beyannamenin sadece bilgilendirme amaçlı olarak “boş beyanname şeklinde” verileceği tabiidir.

Kişisel kanaatimiz; her ne kadar Yargı organları farklı düşünse de, mali idare tarafından yapılacak tenkitleri önlemek açısından Kurumlar Vergisi beyannamesi’nin boş da olması vrilmesi yönündedir.

3.2.Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunu Kapsamında Değerlendirme:

Gelir Vergisi Kanunu’nun 23/14 numaralı bendinde, “Kanuni ve iş merkezi Türkiye’de bulunmayan dar mükellefiyete tabi işverenlerin yanında çalışan hizmet erbabına, işverenin Türkiye dışında elde ettiği kazançları üzerinden döviz olarak ödediği ücretler gelir vergisinden istisnadır.” açıklamasına istinaden irtibat bürosunda çalıştırılacak personele yapılacak ücret ödemeleri belirli şartlar dâhilinden gelir vergisinden, yani Gelir Vergisi Kanunu’nun 94.maddesi kapsamında işverenin sorumlu sıfatıyla yapması gereken tevkifattan istisnadır. Bu şartlar şu şekilde sıralanmaktadır: 

1. Ücret ödemesi dar mükellef işverenin yurt dışında elde ettiği kazancı üzerinden ödenecektir. Yani personel ücretleri yurt dışındaki ana şirket tarafından karşılanacak ve Türkiye’ye gönderilecektir. Burada transferlerin irtibat bürosu banka hesabına gönderilmesi ispat açısından daha doğru olacaktır. 

2.Ücret ödemeleri Türk Lirası olarak değil, döviz olarak yavda dövize endeksli Türk Lirası yapılacaktır. 

3.Tabii ki bu şartların kontrolü içinde gerekli belgelerin (banka dekontları, döviz alım belgeleri, yurt dışı transfer dekontları vb.) temini ve saklanması zorunludur.

Yukarıda sayılan ücret ödemeleri hariç, irtibat bürolarının, Gelir Vergisi Kanunu nun 94.maddesinde bentler halinde sayılan ödemeleri yapmaları halinde tevkifat yapmaları mecburidir. ÖRNEĞİN, irtibat bürolarında görevli kimselerce yapılacak kira ödemeleri, muhasebeci veya tercüme bürolarına yapılan serbest meslek ödemeleri üzerinden gelir vergisi tevkifatı yapılması zorunludur.

Bilindiği üzere Mükellef, vergi kanunlarına göre kendisine vergi borcu terettüp eden gerçek veya tüzelkişi olup vergi sorumlusu ise, verginin ödenmesi bakımından, alacaklı vergi dairesine karşı muhatap olan kişidir. Ayrıca yaptıkları veya yapacakları ödemelerden vergi kesmeye mecbur olanlar, verginin tam olarak kesilip ödenmesinden ve bununla ilgili diğer ödevleri yerine getirmekten sorumludurlar. Bu sorumluluk, bunların ödedikleri vergilerden dolayı asıl mükelleflere rücu etmek hakkını kaldırmaz.

Ancak diğer taraftan bu bürolar Gelir Vergisi Kanunu uygulaması açısından vergi sorumlusu olabilmektedirler.

Her ne kadar istibat bürolarının Türkiye’de ticari faaliyette bulunmaları yasak ise de; sözkonusu büroların sorumlu oldukları yasal çerçeve içerisinde kalmaları halinde bile bir takım faaliyetleri icra etmeleri gerekecektir. Örneğin; bu bürolar personel çalıştıracak, kendilerinden beklenen görevleri ve fonksiyonları ifa edebilmek için bir işyeri kiralayacak, Gelir Vergisi Kanununun 94.maddesi kapsamında ilgili maddelerde sayılan ödemelerde bulunmak durumunda kalabileceklerdir.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin “1” numaralı bendinde ilgili maddede sayılan ödemelerden tevkifat yapmak zorunda olan kurum, kişi ve kuruluşlar tadadi olarak sayılmak sureti ile belirlenmiş olup yapılan ödemeler avans niteliğinde olsa dahi tevkifat yapılacak ve tevkifat yapacaklar açısından ise Tam Mükellef veya Dar Mükellef ayrımı yapılmamıştır.

Bu nedenle, yabancı ülke kuruluşlarının Türkiye’de faaliyet gösteren irtibat bürolarını kuran yabancı ülkede mukim kişi, kurum ve kuruluşlar hukuki statüleri itibariyle bu fıkrada sayılan kişi, kurum ve kuruluşlar içerisinde mütalaa edilebildiği takdirde irtibat büroları bu maddede sayılan ödemeleri nakden veya hesaben yaptıkları sırada tevkifat yapmaya mecburdurlar. 4875 sayılı Kanun ile yabancı ülke kanunlarına göre kurulmuş şirketlere Türkiye’de irtibat bürosu açma izini verilmekte olup, irtibat bürosu açan şirketler de tevkifat yapacaklar ile hukuki statü yönünden benzerlik göstermektedir. Bu durumda irtibat büroları da gerek Gelir Vergisi Kanunu madde 94 ve Geçici 67 nci madde gerekse 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu 15 ve 30.maddeleri kapsamında yapacakları ödemelerden sorumlu sıfatı ile vergi tevkif edecektir. ÖRNEĞİN; kiralamış olduğu faaliyet binasını sahibi olduğu kooperatiften kiralayan irtibat bürosu sözkonusu kooperatife yapmış olduğu aylık kira ödemeleri esnasında ödemenin yapıldığı dönemde geçerli olan oran üzerinden vergi tevkif edecek ve ilgili vergi dairesine yatıracaktır.

Ayrıca şu hususu da belirtmekte fayda görüyoruz; mülga 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu yürürlükten kalkmadan önce (01.01.2006 tarihine kadar) Gelir Vergisi Kanunu madde 94’te yer alan hükümler Kurumlar Vergisi mükelleflerini de kapsamakta idi ancak 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi mükelleflerini ilgilendiren tevkifat ve ödemeler Tam Mükellefler ve Dar Mükellefler açısından ayrı ayrı maddelerde düzenlenmek sureti ile Kurumlar Vergisi mükelleflerini ilgilendiren hususların hepsi Kurumlar Vergisi Kanunu içine alınmak sureti ile sistematik bir bütünlük sağlanmıştır. Dolayısı ile 01.01.2006 dan sonra yapılacak ödemeler ile ilgili vergi sorumluluğunu Gelir Vergisi Kanunu ve Kurumlar Vergisi Kanunu açısından ayrı ayrı değerlendirmek gerekecektir.

Diğer yandan, daha önce de açıkladığımız gibi irtibat büroları Türkiye’de ticari faaliyette bulunamazlar ve ticari faaliyette bulunmalarının yasak olması olduğu için Türkiye’de açılacak irtibat bürolarının her türlü büro giderleri yurt dışından getirilecek dövizlerle karşılanacaktır.

Ancak buradaki “Ticari faaliyet yasağını” nasıl anlamak gerekir? Bize göre; Buradaki “Ticari Faaliyet yasağı” ana şirketin Türkiye’de ticari faaliyet amacı ve güdüsü ile büro açmaması, organizasyona gitmemesi ve yine bu büronun haberleşme, araştırma, ağırlama, Pazar araştırması v.b. güdülerle açılması ve merkeze bu kapsamda bilgi vermesi olarak anlamak gerekir. Buradaki somut gösterge kanımızca ticari organizasyonun olup olmadığı hususudur. Bu durumda her olayın kendi içerisinde de ayrıca değerlendirilmesi gerekecektir.

Ancak, bu durum irtibat bürolarının Türkiye’de hiçbir şekilde gelir elde edemeyecekleri anlamına gelmez. Doğaldır ki irtibat büroları da kendilerinden beklenen fonksiyonları yerine getirirken bazı kazanç ve iratlar elde edebileceklerdir. Örneğin; ana merkezden masraf karşılığı gelen dövizleri, günün ekonomik koşullarının uygun olması durumunda bankada vadeli mevduatta değerlendirmek isteyebilir veya Devlet Tahvili, Hazine Bonosu alabilir veya muhtelif kişi ve kurumlara ödünç verebilir. Bu durumda irtibat bürosuna kazanç ve iratları sağlayanların tevkifat yapma yükümlülüğü varsa doğaldır ki sözkonusu kazanç ve iratlar için, ilgili kurum, kişi ve kuruluşlar tarafından tevkifat yapılacaktır. Örneğin Japonya merkezli A Anonim Şirketi’nin Türkiye’deki irtibat bürosuna tahsis ettiği 1.000.000,00 Japon Yeni Türkiye’de kurulu Garanti Bankası’nda vadeli mevduatta değerlendirilmek istendiğinde; ilgili banka tarafından Gelir Vergisi Kanununun Geçici 67.maddesi kapsamında tevkifat yapılacak ve yapılacak olan tevkifat irtibat bürosu açısından nihai vergi olacaktır.

İrtibat büroları Türkiye’de gelir getirici bir faaliyet yapma amacı dışında (irtibat büroları Türkiye’de ticari faaliyette bulunamazlar) izin almaktadırlar. Dolayısıyla ticari faaliyette bulunulmaması nedeniyle, ticari bir kazanç oluşmayacağından bunun vergilendirilmesi de söz konusu olamayacaktır. Bu konu ile ilgili çeşitli zamanlarda bu yönde verilen Danıştay kararları ve özelgeler bulunmaktadır. İrtibat büroları, GVK’nın 94. maddesinde sayılan ve hizmet erbabına yaptıkları ücret (G.V.K. nun 23/14. maddesi kapsamındaki ücret) ödemeleri dışındaki ödemeler için, vergi tevkifatı yapacak ve ödeyeceklerdir. Söz konusu GVK’nın 94. madde kapsamı dışında, yukarıdaki şartlara uygun olarak kurulan ve faaliyet gösteren irtibat bürolarının vergi mükellefiyeti bulunmamaktadır. Bu açıklamaya istinaden irtibat bürolarının VUK hükümleri çerçevesinde bilanço usulüne göre zorunlu defterleri tutmaları zorunluluğu da bulunmamaktadır.

Bilindiği üzere Mükellef, vergi kanunlarına göre kendisine vergi borcu terettüp eden gerçek veya tüzelkişi olup vergi sorumlusu ise, verginin ödenmesi bakımından, alacaklı vergi dairesine karşı muhatap olan kişidir. Ayrıca yaptıkları veya yapacakları ödemelerden vergi kesmeye mecbur olanlar, verginin tam olarak kesilip ödenmesinden ve bununla ilgili diğer ödevleri yerine getirmekten sorumludurlar. Bu sorumluluk, bunların ödedikleri vergilerden dolayı asıl mükelleflere rücu etmek hakkını kaldırmaz.

Türkiye’de faaliyet gösteren irtibat bürolarının ticari faaliyette bulunmaları yasak olduğu için bunların Kurumlar Vergisi mükellefiyetleri sözkonusu değildir.

Ancak diğer taraftan bu bürolar Gelir Vergisi Kanunu ve Kurumlar Vergisi Kanunu uygulaması açısından vergi sorumlusu olabilmektedirler.

Her ne kadar istibat bürolarının Türkiye’de ticari faaliyette bulunmaları yasak ise de; sözkonusu büroların sorumlu oldukları yasal çerçeve içerisinde kalmaları halinde bile bir takım faaliyetleri icra etmeleri gerekecektir. Örneğin; bu bürolar personel çalıştıracak, kendilerinden beklenen görevleri ve fonksiyonları ifa edebilmek için bir işyeri kiralayacak, Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesi ve mülga 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu ve 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu kapsamında ilgili maddelerde sayılan ödemelerde bulunmak durumunda kalabileceklerdir.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin “1” numaralı bendinde ilgili maddede sayılan ödemelerden tevkifat yapmak zorunda olan kurum, kişi ve kuruluşlar tadadi olarak sayılmak sureti ile belirlenmiş olup yapılan ödemeler avans niteliğinde olsa dahi tevkifat yapılacak ve tevkifat yapacaklar açısından ise Tam Mükellef veya Dar Mükellef ayrımı yapılmamıştır.

3.3.Katma Değer Vergisi Kanunu Kapsamında Değerlendirme:

3065 Sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 1. maddesinin 1 numaralı bendine göre ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde Türkiye’de yapılan teslim ve hizmetler katma değer vergisinin konusunu teşkil etmektedir. Buna göre KDV mükellefiyetinden söz edilebilmesi için ticari, sınai, zirai veya serbest meslek faaliyetinin yapılıyor olması gereklidir. İrtibat büroları hiçbir şekilde ticari faaliyette bulunmamak şartıyla kuruldukları için KDV mükellefiyeti tesis ettirmelerine gerek bulunmamaktadır. Konu ile ilgili olarak çok sayıda özelge bulunmaktadır.

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 1.maddesine göre; Ticarî, sınaî, ziraî faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetler Katma Değer Vergisinin konusuna girmektedir. Ticari, sınaî, ziraî faaliyet ile serbest meslek faaliyetinin devamlılığı, kapsamı ve niteliği Gelir Vergisi Kanunu hükümlerine göre; Gelir Vergisi Kanununda açıklık bulunmadığı hallerde, Türk Ticaret Kanunu ve diğer ilgili mevzuat hükümlerine göre tayin ve tespit edilir. Bu faaliyetlerin kanunların veya resmî makamların gösterdiği gerek üzerine yapılması, bunları yapanların hukukî statü ve kişilikleri, Türk tabiyetinde bulunup bulunmamaları, ikametgâh veya işyerlerinin yahut kanunî merkez veya iş merkezlerinin Türkiye’de olup olmaması işlemlerin mahiyetini değiştirmez ve vergilendirmeye mani teşkil etmez.

Yabancı firma ve kuruluşlar için pazar araştırması, bilgi toplama, haberleşme ve irtibat noktası oluşturma gibi amaçlar ile Türkiye’de açılan büroların Katma Değer Vergisi Kanunu karşısındaki durumu tartışmalıdır:

–          Bir görüşe göre bu büroların faaliyetleri Katma Değer Vergisine tabiidir ve Katma Değer Vergisinin de matrahı büroyu açan firma veya kuruluşun yurt dışından gönderdiği paradır. Yeminli Mali Müşavir Mehmet Maç, bu görüşe katılmadığını ifade etmiştir. Çünkü irtibat büroları hiçbir ticari faaliyet gösteremezler. Büroyu açan firma veya kuruluşun yurt dışında ticari faaliyette bulunuyor olması, bu büronun da ticari çerçevede faaliyet gösterdiği anlamına gelmez.

–          -İrtibat bürolarının Katma Değer Vergisi mükellefi olması gerektiği görüşünü savunanlar ise; resmen büro açmaksızın Türkiye’de defalarca eleman göndermek sureti ile irtibat hizmetlerinin bu elemana gördürülmesi durumunda da o elemanların seyahat masrafları üzerinden Katma Değer Vergisi alınması gerekir. Kaldı ki irtibat bürosu, ilgili kuruluşun bir departmanı niteliğinde olup, ticari organizasyon niteliği yoktur. Nitekim İstanbul Defterdarlığı da 27.05.1993 tarih ve 4063 Sayılı muktezasında, irtibat bürolarının ticari, sınaî, zirai ve mesleki faaliyet yapmadıkları sürece Katma Değer Vergisi mükellefi olmayacaklarını belirtmiştir.

–          Kişisel kanaatimize göre KDV mükellefiyeti tesis edilmemesi gerekir. Çünkü Katma Değer Vergisi Kanununun 1.maddesinde açık ve net bir şekilde ticari, sınaî, ziraî faaliyet ile serbest meslek faaliyetinin devamlılığı, kapsamı ve niteliği Gelir Vergisi Kanunu hükümlerine göre belirleneceği hüküm altına alınmış diğer taraftan da zaten bu büroların kuruluşu ile ilgili olarak yasal dayanak olan 4875 sayılı Doğrudan yabancı Yatırımlar Kanununun 3.maddesinde “Ticari faaliyette bulunmama” hususu açıkça temel sınırlayıcı şart olarak belirtilmiştir. Dolayısıyla temel sınırlayıcı şart olan “Ticari faaliyette bulunmama” kuralı açıkça ihlal edilmeden veya ihlal edildiği somut olarak tespit edilmeden KDV mükellefiyetinin aranmaması gerekir. Aksi durumda 4875 sayılı Kanun ile 3065 sayılı KDV Kanunu arasında çelişki sözkonusu olacaktır.

3.4.Damga Vergisi Kanunu Kapsamında Değerlendirme:

Damga Vergisi, Kanuna ekli “1” sayılı listede yer alan kâğıtlar esas alınmak sureti ile uygulanan bir vergidir. “Kâğıt” terimi ise, yazılıp imzalamak veya imza yerine geçen bir işaret konmak suretiyle düzenlenen ve herhangi bir hususu ispat veya belli etmek için ibraz edilebilecek olan belgeler ile elektronik imza kullanılmak suretiyle manyetik ortamda ve elektronik veri şeklinde oluşturulan belgeleri ifade eder. Yabancı memleketler ile Türkiye`deki yabancı elçilik ve konsolosluklarda düzenlenen kâğıtlar, Türkiye`de resmi dairelere ibraz edildiği, üzerine devir veya ciro işlemleri yürütüldüğü veya herhangi bir suretle hükümlerinden faydalanıldığı takdirde vergiye tabi tutulur.

Kanuna ekli “2” Sayılı listede ise Damga Vergisinden istisna edilen kâğıtlar tadadi olarak sayılmak sureti ile belirlenmiştir.

Bir kâğıdın tabi olacağı verginin tayini için o kâğıdın mahiyetine bakılır ve buna göre tabloda yazılı vergisi bulunur. Kâğıtların mahiyetlerinin tayininde, şekli kanunlarda belirtilmiş olanlarda kanunlardaki adlarına, belirtilmemiş olanlarda üzerlerindeki yazının tazammun ettiği hüküm ve manaya bakılır. Mahiyeti tayin edilmek istenen kâğıt üzerinde başka bir kağıda atıf yapılmışsa, atıf yapılan kağıdın hükümlerine nazaran iktisap ettiği mahiyete göre vergi alınır.

Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda irtibat bürolarında çalışan personele yapılacak ücret ödemelerine ilişkin izahat “1” sayılı listenin “IV. Makbuzlar ve Diğer Kâğıtlar” alt başlığında “1.b.” alt bendinde yer almaktadır. Bu durumda yapılacak ücret ödemelerinden Damga Vergisi kesintisi yapılacak ve Muhtasar Beyanname ile beyan edilmek sureti ile süresinde ödenecektir. Ayrıca ana merkez tarafından düzenlenen ve “1” sayılı listede yer alan kâğıtlardan herhangi birisi Türkiye`de resmi dairelere ibraz edildiği, üzerine devir veya ciro işlemleri yürütüldüğü veya herhangi bir suretle hükümlerinden faydalanıldığı takdirde de Damga Vergisi aranılacaktır.

Damga Vergisi Kanun’unda irtibat bürolarında çalışan personele yapılacak ücret (G.V.K. nun 23/14. maddesi kapsamındaki ücret ödemeleri) ödemelerinde, 8 Temmuz 2006 tarihli 5535 sayılı kanun öncesine kadar, ücret ödemelerini vergiden istisna eden herhangi bir hüküm olmadığından, yapılacak ücret ödemelerinden damga vergisi kesintisi yapılmaktaydı. Ancak bu tarihten sonra 5535 sayılı kanunun 8. maddesi ile Gelir Vergisi Kanunu’nun 23. Maddesine göre, Gelir Vergisinden istisna olan ücretler damga vergisinden de istisna edilmiştir. İlgili tarih sonrası irtibat bürolarındaki ücret ödemelerinde damga vergisi kesintisi yapılmayacaktır. Adı geçen istisna, Damga Vergisi Kanununun II. Sayılı Damga Vergisine Tabi Olmayan Kâğıtlar IV.Ticari ve Medeni İşler başlıklı bölümün 34. maddesinde ‘’Gelir Vergisi Kanunun 23.maddesinde belirtilen ücretlere ilişkin ödemeler’’ başlığı altında yer almaktadır.

Ancak yukarıda belirtilen husus dışında Damga Vergisi’ne tabii bir işlemin yapılması halinde Damga Vergisi ödenecektir. Örneğin; kiralanan irtibat bürosu için kira sözleşmesi yapılması durumunda Damga Vergisi ödenecektir.

3.5.Örnek Bir Özelge:

Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı, 29.01.2011 tarih, B.07.1.GİB.4.06.16.01-2010-GVK-23-3-42 sayılı özelgesinde özetle;” …… merkezi Almanya’da olan … firmasının Ankara İrtibat Bürosu olarak faaliyette bulunduğunuz, irtibat bürosunun hiçbir surette ticari faaliyette bulunmayacağı, büro harcamalarının tümünün ve çalışanların maaşının yurtdışından getirilen döviz ile ödeneceği belirtilerek, çalışanlara yapılacak ödemelerden ve irtibat bürosu için yapılacak kira ödemelerinden vergi tevkifatı yapılıp yapılmayacağı ile irtibat bürosunun kurumlar vergisi karşısındaki durumu konusunda” görüş solrulduğundan bahisle aşağıda yer alan cevabi açıklamada bulunmuştur.

“….5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 3.maddesine göre, Kanunun 1.maddesinde sayılı kurumlardan kanuni ve iş merkezlerinden her ikisi de Türkiye içinde bulunmayanlar, yalnız Türkiye’de elde ettikleri kurum kazançları üzerinden vergilendirilmektedir. Türkiye’de elde edilmiş kazancın varlığı ise Kurumlar Vergisi Kanununun 3. ve Gelir Vergisi Kanununun 7 ve 8.maddelerinde yer alan hükümlere göre belirlenmektedir.

Anılan Kanunun 3.maddesine göre, Türkiye’de Vergi Usul Kanunu hükümlerine uygun işyeri olan veya daimi temsilci bulunduran yabancı kurumlar tarafından bu yerlerde veya bu temsilciler vasıtasıyla yapılan işlerden elde edilen kazançlar ticari kazanç olarak vergiye tabidir. Ancak, kanuni ve iş merkezi Türkiye’de bulunmayan kurumlarca Türkiye’de yalnızca mal teminine yönelik bir işyeri oluşturulması veya daimi temsilci bulundurulması ve bu yerlerde veya bu temsilciler vasıtasıyla temin edilen malların Türk iç pazarına sunulmayarak yabancı memleketlere gönderilmesi halinde, teknik olarak Türkiye’de elde edilmiş bir kazançtan söz edilememekte ve vergi doğmamaktadır.

Bu maddede geçen İŞYERİ kavramı Vergi Usul Kanununun 156.maddesinde, daimi temsilci kavramı ise Gelir Vergisi Kanununun 8. maddesinde düzenlenmiştir. “İşyeri”, Vergi Usul Kanununda, ticari faaliyetin yapıldığı veya bu faaliyette kullanılan yer; “Daimi Temsilci” ise Gelir Vergisi Kanununda, ticari muameleler ifasına yetkili kimse olarak tanımlanmıştır.

Öte yandan; irtibat büroları, 4875 sayılı Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu ve bu Kanuna dayanılarak çıkarılan Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu Uygulama Yönetmeliğinde yer alan düzenlemelere göre kurulmakta ve faaliyet göstermektedir. Mevcut yasal düzenlemelere göre irtibat büroları Türkiye’de ticari ve diğer gelir getirici faaliyetler ile izin konusu dışında bir faaliyette bulunamamakta, kâr elde edip transfer edememekte ve bütün masraflarını yurt dışından getirecekleri dövizlerle karşılamak zorunda bulunmaktadır.

Bu açıklamalar çerçevesinde; Türkiye’de kurulacak irtibat bürosunun, 4875 sayılı Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu ve bu Kanuna dayanılarak çıkarılan Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu Uygulama Yönetmeliğinde yer alan düzenlemelere göre bir irtibat bürosu olarak kurulması, ticari ve diğer gelir getirici faaliyetler ile izin konusu dışında bir faaliyette bulunmaması halinde kurumlar vergisi mükellefiyet tesisine gerek bulunmamaktadır.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 6.maddesinde Türkiye’de yerleşmiş olmayan gerçek kişilerin dar mükellef olduğu ve dar mükelleflerin sadece Türkiye’de elde ettikleri kazanç ve iratlar üzerinden vergilendirileceği hükme bağlanmış olup aynı Kanunun 70.maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde, arazi ve binaların sahipleri, mutasarrıfları, zilyetleri, irtifak ve intifa hakkı sahipleri veya kiracıları tarafından kiraya verilmesinden elde edilen iratların gayrimenkul sermaye iradı olduğu belirtilmiştir. Anılan Kanunun 94.maddesinin birinci fıkrasının (5/a) numaralı bendi uyarınca 70.maddede yazılı mal ve hakların kiralanması karşılığı yapılan ödemelerden tevkifat yapılacağı hükme bağlanmıştır. Buna göre, irtibat bürosu için yapılacak kira ödemelerinden 2009/14592 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile belirlenen %20 oranında tevkifat yapılıp muhtasar beyanname ile beyan edilmesi ve tahakkuk eden vergilerin ödenmesi gerekmektedir.

Diğer taraftan, Gelir Vergisi Kanununun 23.maddesinin birinci fıkrasının (14) numaralı bendine göre, kanuni ve iş merkezi Türkiye’de bulunmayan dar mükellefiyete tabi işverenlerin yanında çalışan hizmet erbabına, işverenin Türkiye dışında elde ettiği kazançları üzerinden döviz olarak ödediği ücretler gelir vergisinden istisna edildiğinden, irtibat bürosunda çalıştırılacak personele yapılacak ücretlerin yurt dışındaki ana şirket tarafından döviz olarak karşılanması durumunda Kanunun 94.maddesi kapsamında işverenin sorumlu sıfatıyla yapması gereken tevkifattan istisna edilmesi gerekmekte; ayrıca istisnanın uygulanabilmesi için, söz konusu ücretin irtibat bürolarında çalışanlara döviz olarak veya yurtdışından gelen paraların yetkili bankalarda bozdurulmak suretiyle Türk parası olarak Türkiye’de ücretliye ödenmesi ve döviz bozdurulması ile ilgili belgelerin ücret bordrolarına eklenmesi gerekmektedir.

……”

            Yukarıda yer alan özelgeden de görüleceği üzere; …… irtibat bürosunun hiçbir surette ticari faaliyette bulunmayacağı, büro harcamalarının tümünün ve çalışanların maaşının yurtdışından getirilen döviz ile ödeneceği belirtilerek, çalışanlara yapılacak ödemelerden ve irtibat bürosu için yapılacak kira ödemelerinden vergi tevkifatı yapılıp yapılmayacağı ile irtibat bürosunun kurumlar vergisi karşısındaki durumu” sorulmuş olup makalemizde de cevapları net olarak verilen hususlarda da mali idarenin de aynı yönde görüş bildirdiği görülmüştür.

4.SOSYAL GÜVENLİK MEVZUATI KARŞISINDAKİ DURUMU:

İrtibat bürosunda çalışan personel Türk ise ücreti üzerinden gelir vergisi kesintisi yapılmayacakancak SSK işçi ve işveren primi kesilerek sigorta müdürlüklerine yatırılacaktır. İrtibat bürolarında çalışan yabancı personel merkezi yurt dışında bulunan ve o müessese nam ve hesabına hareket eden kişilerdir. Bu personelin Türkiye’de sigortalı sayılmaması için yabancı personelin mukim olduğu ülke ile sosyal sigortalar anlaşması bulunması, ikinci olarak yabancı memlekette sigortalı olduğuna dair ilgili ülke makamlarından alınan belgenin bulunması ve bu belgenin bağlı bulunduğu sigorta müdürlüğünce onaylanması gerekmektedir. Kişi eğer kendi ülkesinde sosyal güvenlik kurumuna tabi olduğunu yukarıda şekilde ispat ederse ise ülkemizde SGK primi ödemeyecek, ülkesinde sosyal güvenlik kurumuna tabi değil ise Türkiye’de SSK primi ödeyecektir.

İrtibat bürolarında çalıştırılacak personel 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu nezdinde (İrtibat bürolarında çalışan yabancıların ikili Sosyal Güvenlik Sözleşmeleri hükümleri saklı kalmak kaydıyla) sigortalı olmak zorundadır. İrtibat bürosu dar mükellef işveren statüsünü Sosyal Güvenlik Kurumuna kaydettirmekle yükümlüdür. Bu yönüyle irtibat firmalarında çalışan personellerin normal şirket yapısından farklı yoktur. Tüm sgk işlemleri bu şekilde bildirilmelidir.

Ancak, yurtdışından geçici görevli olarak Türkiye’deki irtibat bürosuna atanan kişiler, eğer Türkiye’ye atandıkları ülke ve Türkiye arasında sosyal güvenlik sözleşmesi var ise ve gerekli SGK muafiyet belgesi temin edilmişse vatandaşlığına bakılmaksızın sosyal sigorta yükümlülüğünden muaf tutulabilmektedirler.

Yine makalemizin 5.bölümünde de yer alan soruların bazıları da irtibat bürolarının sosyal güvenlik mevzuatı kapsamındaki yükümlülüklerine ve ypması gereken işlemlere açıklamalar getirmektedir.

5.İRTİBAT BÜROLARI HAKKINDA SIK SORULAN SORULAR:

5.1.İrtibat Bürolarında Ödemenin Niteliği Nasıl Olmalıdır?

İrtibat bürolarının asıl faaliyet gösterdiği ve merkezi olarak nitelendiren yurtdışından Türkiye’deki banka hesabına döviz cinsinden gelmeli ve yine irtibat bürolarının tüm ödemeleri döviz cinsinden olmaktadır. Ödemeleri açısından; irtibat bürolarının tüm gider ve ödemeleri aşağıdaki gibi olmalıdır.

1.      Türkiye’de hizmet arz eden gerçek kişinin bağlı olduğu işverenin dar mükellef kurum olması, bu kurumun da Türkiye’de hiçbir şekilde kazanç elde edecek şekilde faaliyette bulunmaması.

2.      İrtibat bürolarında çalışan kişinin hizmet erbabı ve yapılan ödemenin de ücret niteliğinde olması,

3.      İrtibat bürolarının Türkiye’deki personeline yapılacak ödemenin bu kurumun yurtdışı kazançlarından karşılanması,

4.      Ücretin döviz olarak ödenmesi,

5.      Ödenen ücretin dar mükellef kurumun Türkiye’deki hesaplarına gider olarak kaydedilmemesi, şartlarının bir arada bulunması gerekmektedir.

5.2.İrtibat Bürolarında SGK Bildirimi Yapmak Zorunlu mu?

Evet, SGK bildirimi yapmak zorunludur, irtibat bürolarında çalışan yabancı veya türk çalışanların kesinlikle her ay düzenli olarak SGK’ya primlerinin bildirilmesi ve ödenmesi gerekmektedir.

5.3.İrtibat Bürolarında Damga Vergisi Hesaplanır mı?

Hayır, aslında kanunda da muafiyet konusunda ucu açık ve yoruma elverişli bir durum söz konusu olduğundan, kurumun da insiyatifine bağlı olarak Damga Vergisi hesaplanmayabilmektedir. Aslında bir muafiyet durumu söz konusur.

5.4.İrtibat Bürosu İçin Düzenlenip, SGK’ya Bildirilen E-Bildirgeler Üzerinden Damga Vergisi Kesilebilir mi?

Evet, tahakkuk üzerindeki damga vergisi ile normalde hesaplanan damga vergisi birbirinden farklıdır. Tahakkuk üzerindeki damga vergisi tamam işlem ve evrak niteliğinden kesilmektedir.

5.5.İrtibat Bürolarında Neden Asgari Geçim İndirimi(AGİ) Ödemesi Yoktur?

Gelir Vergisinden muaf olan irtibat büroları için Agi hakedişleri bulunmamaktadır.

5.6.İrtibat Bürolarında Çalışanlar 5510 İşveren Teşvikinden Yararlanabilir mi? Veya Diğer Teşvik Türlerinden Yararlanabilir mi?

Evet, kişilerin normal çalışanlar gibidir. Her iki teşvik türünden de yararlanabilirler.

5.7.İrtibat Bürolarında SGK Muafiyeti ile İlgili Herhangi Bir İstisna Bulunmakta Mıdır?

Yurtdışından geçici görevli olarak Türkiye’deki irtibat bürosuna gönderilen kişiler, eğer Türkiye’ye görev alacakları ülke ve Türkiye arasında sosyal güvenlik sözleşmesi var ise ve gerekli SGK muafiyet belgesi temin edilmişse vatandaşlığına bakılmaksızın sosyal sigorta yükümlülüğünden muaf tutulabilmektedirler.

5.8.Faaliyet Süresinde Sınırlama Olup Olmadığı Hususu:

İrtibat bürolarının azami 3 yıllık süre ile faaliyet izni verilir. İrtibat bürolarının süre uzatımlarında, geçmiş yıl faaliyetleri ile geleceğe yönelik plan ve hedefleri dikkate alınarak, her defasında azami 3 yıl olmak üzere süre uzatımı verilebilir. Dolayısı ile irtibat bürolarının ilk müracaatları esnasında kendilerine sınırsız sürede faaliyette bulunma serbestisi tanınmamakta, “3”er yıllık dönemler halinde geçmiş dönemlere ilişkin faaliyetleri ile geleceğe yönelik plan ve hedefleri de dikkate alınarak Müsteşarlık tarafından sözkonusu sürenin tekrar 3 yıllık bir süre uzatımı verilmesi ya da verilmemesi yönünde karar verilecektir. Müsteşarlık, mevzuata aykırı davrandığı tespit olunan irtibat bürolarının kuruluş izinlerini iptal edebilir ve iptal kararını ilgili mercilere bildirir.

Diğer taraftan süre sonunda ayrıca mükellefler irtibat bürosunun şirket haline getirebilecekleri gibi şube haline de getirebileceklerdir.

5.9.İrtibat Bürolarının Giderleri Türkiye’den mi Karşılanacaktır?

Temel kural irtibat bürolarının Türkiye’de ticari faaliyette bulunmaları yasak olması olduğu için Türkiye’de açılacak irtibat bürolarının her türlü büro giderleri yurt dışından getirilecek dövizlerle karşılanacaktır.

5.10.İrtibat Büroları Kar Transferinde Bulunabilirler mi?

Genel anlamda Türkiye’de açılan irtibat bürolarının gelir getirici herhangi bir faaliyette bulunması mümkün olmadığı için kâr transferi talep etmeleri de mümkün değildir. Ancak bu genel kuralın bir istisnası vardır. Bu istisnaya göre irtibat bürolarının faaliyetlerini sona erdirmesi durumunda bu bürolar, kapanış ve tasfiye sonucunda oluşan bakiye için transfer talebinde bulunabilirler.

6.SONUÇ:

Yabancı ülke mevzuatına göre kurulan şirketlerin Türkiye’de açtıkları irtibat büroları konusunda düzenleyici ve denetleyici otorite genel olarak EKONOMİ BAKANLIĞI Teşvik Uygulama ve Yabancı Sermaye Genel Müdürlüğü olup mezkûr EKONOMİ BAKANLIĞININ teşkilat yapısı içerisindeki Yabancı Sermaye Genel Müdürlüğü ise fiilen bu konudaki düzenlemeleri yapmaktadır. İrtibat büroları konusundaki ana düzenleme 4875 sayılı Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu olup bu kanunda detaylı bir düzenleme yer almamıştır. Sadece 3.maddesinin “h” bendinde Müsteşarlığın, yabancı ülke kanunlarına göre kurulmuş şirketlereTürkiye’de ticari faaliyette bulunmamak kaydıyla irtibat bürosu açma izni vermeye yetkili olduğu hüküm altına alınmıştır. İrtibat bürolarının Kurumlar Vergisi mükellefiyeti sözkonusu değilken Gelir Vergisi Kanunu ve Kurumlar Vergisi Kanunu kapsamında yapmış oldukları bazı ödemeler dolayısı vergi sorumlusu olabilmekteler ve bunlardan dolayı Muhtasar Beyanname verme mükellefiyeti doğmaktadır. Katma Değer Vergisi mükellefiyeti konusunda gerek Katma Değer Vergisi Kanununda gerekse ilgili ikincil düzenlemelerde irtibat bürolarının mükellefiyetine ilişkin net bir düzenleme yer almamakta ancak bize göre Katma Değer Vergisi mükellefiyetinin tesis ettirilmemesi gerekir. İlaveten, Damga Vergisi yönünden mükellefiyeti sözkonusu olmakla beraber“5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu” kapsamında mükellefiyet tesisi sözkonusu olup sözkonusu mükellefiyetleri dolayısı ile Bilanço Esasına tabi olarak Yevmiye Defteri, Defter-İ Kebir ve Envanter Defteri tutmak, bunları Vergi Usul Kanunu hükümleri çerçevesinde tasdik ettirmek ve saklamakla yükümlüdür.

İrtibat bürolarının ticari faaliyette bulunması yasakolup böyle bir durumun varlığının tespiti verilen iznin kaldırılması için sebep teşkil etmek olup Vergi Usul Kanunu’nun 9.maddesinde ifade edilen “Vergiyi doğuran olayın kanunlarla yasak edilmiş bulunması mükellefiyeti ve vergi sorumluluğunu kaldırmaz.” Kuralı gereğince ilgili vergiler yönünden gerekli tarhiyatlar yapılacak ve yine Vergi Usul Kanunu hükümler çerçevesinde Vergi Ziyaı Cezası ve Gecikme Faizi aranacaktır.

YARARLANILAN KAYNAKLAR:

Kaynak: www.MuhasebeTR.com 
4875 Sayılı Doğrudan Yabancı Yatırımcılar Kanunu
Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu Uygulama Yönetmeliği
http://www.gib.gov.tr/node/91196
Güray ÖĞREDİK Uzman Denetçi Yaklaşım Dergisi, Temmuz 2005, Sayı: 151
http://www.4m.com.tr/yabanci-sermayeli-sirket-sube-irtibat-burosu-kurulusu/?gclid=Cj0KEQiA9P7FBRCtoO33_LGUtPQBEiQAU_tBgN8x0fSOvPFQdKwubm-n-qIt5ew-2URSHLqJa6n273waAgWq8P8HAQ#.WMD8pzvyiHs
http://iskanunu.com/sizin-sorduklariniz/irtibat-burolari-hakkinda-bilinmesi-gerekenler/
Mehmet MAÇ, Katma Değer Vergisi Uygulaması
http://www.verginet.net/dtt/1/NalanAkgunSMMM-IrtibatBurolari_9039.aspx
http://www.verginet.net/dtt/11/Vergi-Sirkuleri-2012-55.aspx