Dalgalı Piyasalarda Risk Analizi ve Şirketlere Tavsiyeler

0
1208

Dalgalı Piyasalarda Risk ve Şirket Yönetimi

 Bir önceki “Şirketlere Finansman Önerileri” yazımda bahsetmiştim. Türkiye ekonomisi ağır bir ekonomik krizin içerisinden geçiyor. Bu kriz paralelinde dünya ekonomik krizini de eklediğinizde uzun yıllar kriz ve risk yönetimi için kolları sıvamak gerekebilir.

Piyasa ekonomisi finansal ekonominin bir yansımasıdır. Gerek kurda gerekse borçlanma maliyetlerinde çok hızlı ve çok sert yükselişlerin yaşandığı bu dönemde ekonomik sistemde faaliyet gösteren firmalar da gelen faiz ve kur şokuna hazırlıksız yakalandı demek yerinde olacaktır.

 “Katma değer üretmek veya katma değerli ürün üretmek”, çok trend olan fakat bir türlü hayata geçiremediğimiz bir söz olarak duyuyoruz. Yerinde bir söz, zaten büyük ekonomiler aslında bu yüzden bu kadar büyük bir ekonomi. Bugün Türkiye sattığı ürüne yüzde 30-40 katma değer katarak 100 liraya satıyor, 60 liralık girdi yabancı para ve bu yabancı paranın da büyük bölümü dolar. Bu nedenledir ki firma bilanço aktif ve pasifleri arasında hem vade hem de nakit pozisyonu dediğimiz para birimleri uyumsuzluğu ağır hasarlara neden oluyor.

Zaten bulanık olan, girdi maliyetlerin yüksek olduğu piyasaların yavaşlaması ile bu maliyetlerin nihai ürünlere yansıtılmasını güç kılmaktadır. Yani üretici fiyatını arttırmakta dirençle karşılaşmakta, kâr marjında feragat ederek net karını aşağı yönlü baskıya maruz bırakmaktadır.

“Ne yapmamak gerektiğini bilmek stratejinin özünü oluşturur.” Michael Porter

Türkiye’ye yatırım yapan yabancı yatırımcıların kendisini kur riskine karşı sigortalatmak için swap piyasalarını kullanır. Bu alanın güvenli bir alan olması gerekiyor ki yatırımcı ürküp kaçmasın, kaçarken de Türk borsa ve tahvillerinin değerini eritip geçmesin, tahvil faizleri yani borçlanmanın maliyetleri artmasın.

Seçim öncesi Türkiye ekonomisi son derece çalkantılı 3 gün geçirdi. Yabancı yatırımcı seçim öncesi risk almamak için Türkiye’den çıkmak istedi, bu çok normaldir. Bu çıkışı önlenmek için gecelik swap faizleri %200’lere çıkartıldı. Biz 40 yıldır Serbest Kambiyo Rejimini benimsemiş bir ülkeyiz. Hiçbir yatırımcıya içeri girebilirsin ama çıkamazsın diyemezsiniz. Türk basını olayı pek duyurmasa da dünya basını bu durum karşısında şoka girdi. Zarar etmek istemeyen yabancı yatırımcı Swap faizi karşısında çözüm olarak ellerindeki Türk borsa ve tahvillerini satmaya başladılar. Öngörülmesi gereken bir tepki bu aslında. Nitekim borsa yani borsadaki Türk şirketlerinin değeri %10 eridi. Bu olay bize swap, longlamak ve shortlamak ekonomik terimlerini öğretti. Enflasyon ve resesyonu biliyoruz. Şimdi üretim sınırlı, piyasa durgun, reel piyasada nakit kısıtlı, işsizlik oranları her geçen gün artıyor ama buna paralel olarak enflasyon da artıyor, garip değil mi? Stagflasyon dediğimiz bu ekonomik terimi de tanımış olduk.

“Vizyon, görünmez şeyleri görme sanatıdır.” Jonathan Swift

Swap hamlesi ile kuru ancak 5,80 TL’den 5,60 TL’lere kadar indirebildik, ötesine gidemedik ve bunu sürekli kılamadık. Daha net ifade etmek gerekirse döviz kurunun artışının önünü kesebilmek için çok fazla risk aldık, çok fazla cephane harcayıp çok fazla kayıp verdik. Nitekim başarılı olamadık, paranın girişi kolay fakat çıkışı zor bir Türkiye olarak akıllara kazındık.

 “Aksiyon olmadan vizyon sadece bir hayal, vizyon olmadan aksiyon ise sadece bir aktivitedir. Vizyon ve aksiyon dünyayı birlikte değiştirebilir.” Joel Barker

 Genel ekonomik durum analizinden sonra firmalar; izlemesi gereken yolları ve verecekleri stratejik karaları iyi analiz etmeleri gerekecek. Bu zor ve meşakkatli kararları belki 1-3 yıl bu şekilde almaları gerekecek.

Ekonomik krizler; belirsizlik, tedirginlik ve umutsuzluk yaratan dönemlerdir. Nitekim bu durum müşterilerde satın alma isteksizliğine yol açar. Bunun yanında, toplumun alım gücü düşer. Mal ve hizmet taleplerinde önemli düşüşler gerçekleşir, nakit akışı yavaşlar. Bu dönemde önlem almayan firmalar önemli derecede zarar görürler.

 İşte firma yöneticilerine krizlerin zararlarından korunma önerileri: 

  • Özellikle ithal hammadde ve ürün stoklarını elverdiği ölçüde minimum noktaya getirin stok tutma maliyetlerini minimize edin.
  • İhracat yapın. Yurtdışında kriz olmayan ülkeleri araştırın fuarlara küçük bile olsa stand açın. Zira ihracat krizden korur.
  • Ödemede sıkıntı yaşayabileceğiniz müşterilerle iş yapmayın, risk almayın. Bu müşterileriniz için fiyatları arttırın. Müşterimi kaybederim diye kendinizi batırmayın, az kazanın tahsilat riskine girmeyin.
  • Çok fazla tedarikçiye borçlanılmamalı, çok fazla müşteriden alacaklı olunmamalıdır. Kasa, bankalar, stoklar, alacaklar ve borçlar gibi muhasebe verilerini günlük olarak takip edin.
  • Üretiminizi düşürmeye çalışmayın, maliyetlerinizin düşürün. Tüm gider kalemlerinizi toplam gider içindeki payına bakmaksızın irdeleyin ve iyileştirin.
  • Krizin getirdiği rekabet olanaklarını değerlendirerek uygun fiyat, vade ve ödeme biçimleri elde edeceğiniz tedarikçi portföyünüzü genişletin.
  • Hem cari hesap anlamında hem de kredi anlamında mümkün olduğunca çalışılan banka sayısını düşürün. Banka moralitenizi yüksek tutmaya çalışın, dikkatleri üzerinize çekmeyin.
  • Gerekirse bankalar nezdindeki kredilerinizi uzun vadelerde yapılandırın.
  • Forward, futures, voip gibi enstrümanlardan faydalanın. Bu enstrümanları kullanarak kazanç elde edilmesi gözüyle bakılmamalıdır. Bu sadece öngöremediğiniz bir piyasada risk almamaktır.
  • Devletin sunmuş olduğu istihdam teşviklerinden ve yatırım teşviklerinden faydalanılabilirliğinizi araştırın. Zira işçilik her işletme için en büyük gider kalemlerindendir.
  • Müşteri portföyünüzü koruyun, pazarlama ve satış alanlarında saldırın! Bu dönemde müşteri kaybı yaşayabilirsiniz.
  • Finansmanını krediden sağladığınız ve geri dönüş süresi uzun yatırımlardan kesinlikle uzak durun. Özkaynağınız varsa üretimde verimi arttırıcı yatırımlar yapmanın tam vakti.
  • Demirbaş, makine ve teçhizatlardan âtıl durumdakileri elden çıkarın, nakit sağlayın.
  • Krizin olumlu sonuçlarından faydalanın. Şirketin zayıf yönlerini ortaya çıkarın ve iyileştirme sağlayın. Eski köye yeni adet getirin, yenilikçi yaklaşımlar uygulayın, iş yapma yönteminizi değiştirin. Göreceksiniz bu dönemde çalışanlar tarafından da kolaylıkla benimsenecektir.
  • Satışlarınızı nakit öncelikli olarak yapmaya çalışın, erken tahsilatı birinci önceliğiniz yapın.
  • Keynes’in dediği gibi “Uzun vadede hepimiz öleceğiz.” Uzun vadeli değil kısa vadeli düşünün. Hedeflerinizi aylık veya haftalık olarak belirleyin.
  • Sabırınızı dağıtmayın, ana işinize yönelin.
  • Tüm ekibinize krizin geçici olduğunu önemle vurgulayın. Belirli bir süre için herkesten bazı fedakarlıklar bekleyebileceğinizi açıklayın.
  • Sorunları ertelemeyin, hızlı, etkin ve pratik çözümler getirerek onları çözün.“Kriz değil, aslında zamanında giderilmemiş zayıf yönler şirketleri batırır” genel kuralından işe başlayın.
  • Kurumsal “check-up” yapın. Verimlilik, karlılık, nakit akışı yönetimi, rekabet gücü, yenilik/teknoloji geliştirme becerisi, iş geliştirme kapasitesi, pazarlama yönetimi ve insan kaynakları yönetimi konularını tek tek gözden geçirin.
  • Üretiminize teknolojiyi katın, prosedürlerden ırak daha yalın modellerle üretim yapın.
  • Yıllık bütçe yapın ve hedef/gerçekleşme performasını yakından takip edin. Bunun için teknolojiyi kullanın.
  • Verimliliği arttırıp, tasarruf sağlayacak önlemleri derhal uygulamaya alın! Daha uzun süre çalışmak yerine daha akıllıca çalışın. Ciro azalmasını masraflarınızı azaltarak dengeleyebilirsiniz.
  • Organizasyonunuzu küçültmeniz gerekiyorsa bunu akıllıca ve kimseyi incitmeden gönüllü istifa kapısını aralayarak yapın. Şirketinizin cirosunu ve karlılığını da küçültmesine izin vermeyin. Küçülürken büyüyebilirsiniz!
  • Nakit dönüşüm süresi, stok devir hızı, alacak tahsil süresi, borç ödeme süresi, fon akım tablosu gibi finansal verilerin yönetimine daha fazla zaman ayırın!
  • Müşterilerinizi mutlu edin. Onlara her konuda yardım edin. Her müşteriye ayrı “özel çözümler” üretin.
  • Krizlerde önemli olan fırsat yaratmak, risk alıp çok kazanmak değil hayatta kalabilmektir. Hayatın dahi bir sonu olduğu gibi krizin de sonu olduğunu unutmayın.

“Kriz döneminde yönetim, hem bilim hem de sanat olmaktadır.”  Drucker